AYDINLANMA YOLUNDA HAYATINI KAYBETTİLER!
6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bir paketle hayata veda etti.
İlâhiyat Fakültesinde cübbe giyen ilk kadın akademisyen.
Türk aydınlanmasının öncülerindeydi.
Atatürk devrimlerinin islam'la çelişmediği ıspatına bir ömür adadı.
 Aydınlanma yolunda hayatını hiçe sayarak ,yobazlar tarfından evine gönderilen bir bombayla imha edildi. Fakat düşünceleri asla yok edilmeyecek olan Doç. Dr. Sn. Bahriye Uçok ve daha niceleri...

Bahriye Üçok derslerinde ve yazılarında İslâm dininin hurafelerden, yalanlardan, tarikatlardan kurtulmasını savunur; bunun için uğraşır, bu yolda kitaplar yazardı. Yurt içinde, yurt dışında seminerlere katılırdı. İyi bir araştırmacı, iyi bir bilim insanıydı.

DİN TÜCCARLARINA!
Doç Dr. Sn. Bahriye Uçok'un bugün bir kez daha ne kadar haklı olduğu görülüyor. Cemaatlerin, Tarikatların ülkeyi içten içe nasıl sarmaladığı ve getirdiği nokta ortadadır. Ve bu tehlike halen devam ediyor. O' nun  bu yazdıkları, söyledikleri din tüccarlarının işine gelmezdi ve kendisi bu nedenle dinci ve bölücü örgütlerin hedefi olmuştu. Tehditler alıyordu. O bu tehditlere aldırmadan ülkesinin aydınlanma yolunda uğraş vermeye devam ediyordu. 

SAĞ VE SOL ÇATIŞMALARI YAŞANIRKEN!
 Sağ ve Sol görüşlü öğrenciler arasındaki sokak çatışmalarında nice genç hayatını kaybediyor. Kimileri hakkında açılan davalarda yargılanıyor, kimileri hapis yatıyor, kimileri ise eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalıyor  Ya da okuldan atılıyorlardı.Akademisyenler ise bu gelişmeler karşısında çaresizlik içindeydiler. Bahriye ile Ankara Hukuk Fakültesinde hoca olan eşi Coşkun mücadelenin tam ortamındaydılar. Ama  Bahriye bir çözüm bulma konusunda çok telaşlı ve istekliydi, eşine sürekli yakınıyordu.
"Bir çare bulmalıyız Coşkun...Bunlar bizim çocuklarımız gibiler. Ama bize düşman gözüyle bakıyorlar.Radyo'dan sürekli sürekli çağrıda bulunuyorum,sokaklar çözüm  değil, okula gelmemek , boykut çözüm değil diyorum. Ama ne çare! Sonra kendime kızıyorum; koskoca hükümet, partililer sakinleştirememiş gençleri...Ben mi başaracağım?! Bu eli kolu bağlılık öldürecek beni..."
( Elfin Tataroğlu'nun Aydınlanma Yolunda Bir Ömür  Bahriye isimli kitabından Sf.131-132)

 1971 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjan senatörü olarak Meclis'e girmişti. 1984 yılında da Milletvekili olmuştu.
Muammer Aksoy,  Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı... Hepsinin de ortak özellikleri Atatürk Cumhuriyeti'nin yılmaz savunucuları , gericiliğe karşı Laiklik  ilkesinin savunucuları olmasıydı.

Doç. Dr. Bahriye Üçok'u, 6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bombalı paketin elinde patlaması sonucu kaybettik. Sn. Bahriye Üçok ve daha nice aydınlar yobazların bombalarına, kör kurşunlarına kurban gittiler.Işıklar içinde uyusunlar. Aydınlanma yolunda yaktığınız bu meşale asla sönmeyecek!...
06.10.2019
Fatma Ulubey