Sanki ormanlar dolusu odun var omuzlarımda, Kendi halinde yorgun. Ellerim üşüyor, ellerimi cebimde saklıyorum. Pencereden dışarıyı, pamuk pamuk bulutları seyrederken, bulutların bana bu kadar yakın olduğunu ilk defa fark ediyorum.
Kötümserlik sarılmasın yakama, bir dost ölmesin, Yusuf, Emre’yi dövmesin istiyorum.
            Bulutlara bakarak günün dertlerinden sıyrılıyorum. Kimseler görmeden seviniyorum. Yavaş yavaş sevinç kaplıyor içimi. Aslında ben hep yatağıma uzanınca mutlu olurdum. Dünyanın günahlarının duman duman yükseldiği bir zamanda, şimdi şu anda ellerim cebimde, ayaktayken, bulutları izlerken mutluyum. Sanki dostlarımla diz dize karşılıklı iki çay içiyoruz. Ben uzayıp giden dostlukları istiyorum. Pörsümüş dostlukları istemiyorum. Hani gördüğünüzde yitirdiğinizi bulmuş gibi olursunuz ya, işte öyle dostlukları. Sahte duygulardan nefret ediyorum.
 
            Bir çocuk ağlıyordu,
            Balonunu rüzgâr mı kaptı
            Acaba!
 
            Ben de ağlamıştım,
            Uçurtmam
            Akasya ağacına dolaştığında.
 
            Pencereden bıktım, gitsem kanepeye otursam, geçen trenlere baksam. Treni verseler satarım, sayı bilsem vagonları sayarım. Bir derim, iki derim on derim, on beş derim. Bu kalleş üç kere üç dokuz ettikçe, televizyonlarda bile bile iftira ve yalanları dinledikçe, senin de ılık bulantılar geçmez mi içinden? Dilin şaha kalkmaz mı? Torunlar var yanımda yakınımda, kötü örnek olmamalıyım. Renk vermemeli, belli etmemeliyim kızgınlığımı diyorum ama sıkılgan okullular gibi, bir kırmızı karanfilin ağırlığı üstümde. O zaman kızıyorum çaresizliğime.
            Rüzgâr sert geçiyor yanımdan pencereyi kapatıyorum. Kesik filmler gibi anlamsız, neler görüyor gözlerim. Ağlayıp ağlamamakta kararsız bir bulut, çatıdan çatıya katar katar uçan güvercin sürüleri, renk renk binalar, boyalar içinde “Gölbaşı”. Sonra televizyonda sallanan eski bir şarkı.
 
                        Hayal meyal düşler gibi,
                        Uçup giden kuşlar gibi,
                        Yosun tutan taşlar gibi,
                        Eski dostlar, eski dostlar.
.
            Eski dostlarımı özlüyorum.
            Yaşadığıma şükrediyorum.