Seine Nehri gezisinin ardından rehberimiz tarafından Paris’in en ünlü parfüm mağazasına götürüldük. Bizi kapıda ellili yaşların sonlarında olduğu tahmin edilen uzun boylu, sarışın çok zarif bir hanım karşıladı. Mağaza yetkilisi olan bu hanımın Türkçe konuşuyor olması bizleri mutlu etti. Dünyaca ünlü pek çok parfüm markasının yer aldığı mağazada fiyatlar oldukça yüksekti. Açıkçası aynı ürünü Türkiye’de veya Havaalanında aynı fiyata satın almak mümkün olduğundan alışveriş bana cazip gelmedi.

                Bu noktada sizlere hemen her modern insanın yaşamında önemli yeri olan parfümün tarihçesinden bahsetmek istiyorum. Parfüm Latince kokulu duman anlamına gelen perfumum kelimesinden geliyormuş. İlk defa günümüzden 5000 yıl önce Mısır’da görülmüş. Çağdaş nitelikte alkol ilave edilerek üretilen ilk parfüm 1370 yılında güzelliği ile ünlü Macar Kraliçesine ithaf edilmiş ve  ‘’Macar Suyu ‘’ adı verilmiş.

 

17. ve 18. Yüzyılda Parfüm endüstrisi Avrupa’da gelişmiş ve Fransa bu endüstrinin merkezi haline gelmiş. Peki ünlü parfümlerin o dönemlerde Fransızların pisliğinden doğduğunu biliyor muydunuz? Ortaçağda soyluların ve halkın evlerinde tuvalet yokmuş.  Özellikle asiller ihtiyaçlarını istediği yerde giderme hakkına sahipmiş. İnsanlar evlerde bu iş için lazımlık kullanırmış. Bu lazımlıklar yatak odalarında yatağın baş ucunda, kadına ve erkeğe ait olarak sağlı sollu dururmuş. Yaydıkları kötü koku evlere ve insanların kıyafetlerine sindiğinden zamanla bu lazımlıklar kutular içine saklanmış. Ve günümüzde hepimizin yatak odasında yataklarımızın başında bulunan komidinler bu şekilde doğmuş. Ayrıca banyo alışkanlığı da yokmuş. Din adamları halkı yıkanmanın günah olduğuna inandırmış. Doktorlar da pek çok hastalığın sudan geçtiği yönünde beyanatlar verince, insanlar neredeyse yıkanmayı unutmuş. Halk bazen Seine Nehrine girip yıkanırmış ama soylular için yıkanmak alt tabakaya ait küçültücü bir eylemmiş. Öyle ki bu soyluların arasında bir doğduğunda bir de evlenirken hayatı boyunca sadece iki kez yıkanan kişiler bile varmış.

 

                Bazı tarihi filmlerde erkek ve kadınların başlarında beyaz özellikle şakak kesimleri kıvrımlı peruklar görürüz. İnsanlar banyo yapmadıklarından yağlanan saçlarının görüntüsünü kurtarmak için önceleri pudra kullanıyorlarmış, daha sonraları soylu kesim beyaz peruklarla sorunu çözmüş. Pisliğe bağlı vücutlarından yayılan kokuları perdelemek için parfümleri üretmişler. Önceleri bu parfümleri eldiven ve mendillere sürmüşler. Sebebi de şuymuş. Çevredeki dışkı kokusundan rahatsız oldukları için parfümlü eldivenleri ile burunlarını tıkarlarmış. Bu durum sadece Fransa’ya özel bir durum değilmiş. O dönemde Fransa kadar olmasa da İngiltere, Almanya ve İspanya da aynı durumdaymış.

 

                Medeni ! Avrupa 19. Yüzyılın başından itibaren banyo yapma alışkanlığı kazanmış.