Tur otobüsümüzün şehrin meydanına yakın bir yere park etmesinin ardından, otobüsten inip ana caddeden aşağı doğru yürümeye başladık. Karşımıza küçük bir park çıktı. Parktaki uzun boylu bir insan boyutunda olup siyah pelerini ve melon şapkası ile tasvir edilmiş Kont Dracula’nın heykeli ilgimizi çekti. Küçük meydanın bitimindeki birkaç basamağı inip küçük bir düzlüğe çıktık. Basamakların bitiminde, yere oturmuş halde iki tarafa dizilmiş Ortadoğulu ve Afrikalı Müslüman görüntüsü veren çok sayıda kadın ve çocuk dilencinin olduğunu gördük. Ellerini açıp farklı dillerde insanlardan para istiyorlardı. En çok kulağımıza gelense  ‘’Allah razı olsun. ‘’ Cümlesi idi.

Ardından şehrin büyük meydanına ulaştık. Fazla büyük olmayan kare şeklinde bir meydanın etrafına yapılar dizilmişti. Sağdaki büyük otelin dışında, dış cephesi oldukça süslü olan belediye binası  çok güzel görünüyordu. Önünde saksılar içinde birbirinden güzel çiçeklerin yer aldığı üstü açık sera görünümündeki çiçekçi meydana ayrı bir güzellik katmıştı.  Dünyaca ünlü Belçika çikolatalarının satıldığı dükkanların da yer aldığı meydanda  özellikle turistlerin oluşturduğu büyük bir kalabalık göze çarpıyordu.

Meydanın en güzel yerlerinden birinde yer alan 3 katlı Frittes, yani Belçikalıların ünlü kızarmış patates dükkanı göze çarpıyordu. Öğrendik ki bu yerin sahibi Türk’müş. Bilin bakalım bu Türk nereliymiş? Tahmin edeceğiniz gibi Afyon Emirdağ’lı.