Kurtuluş Savaşı sonrasında Lozan’da toplanan Barış Konferansı’nda Anadolu’da yeni bir devletin kurulmasını onaylayan devletler, kurulacak yeni devletin Osmanlı Devleti’nin borçlarını da ödemesini şart koştular.   

 Kurtuluş Savaşı bittiğinde Anadolu’da taş üstünde taş kalmamıştı.

Yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak yeni devletin toplu iğne üretecek bir sanayisi yoktu.

Ekonomi tarıma dayalı işiyordu.

Tarım geleneksel yöntemlerle yapılıyordu.

Verim düşüktü. Zenginlik yaratmıyordu.

 Kurucu lider Atatürk, ülkeyi yönetirken: “Askeri başarılarla kazandığımız siyasal bağımsızlığımızı, ekonomik bağımsızlıkla pekiştirilmediğimiz sürece, tam bağımsızlıktan söz edemeyiz” dedi.  

 Akla ve bilime dayalı, dışa bağımlı olmayan ulusal bir ekonomi modeli geliştirdi. Ekonominin planlama ve işleyişini: Denk bütçe, sabit kur ve kendi sanayisini kendisi yaratma anlayışı üzerine inşa edildi.

 Atatürk, 1923-1938 arasında 15 yıl boyunca hiç yurt dışına çıkmadı.

Türkiye dışarıya pazarlamadı.

Dışarıdan borç alınmadı.

Denk bütçe, sabit kur ve kendi sanayisini kendisi yaratma anlayışı üzerine işleyen ekonomik sistemle:

Bir taraftan Osmanlı Devleti’nden devralınan dış borçlar ödendi.

Diğer taraftan da ülkenin potansiyellerini ortaya çıkarmak ve ulusal sanayi yaratmak için çalışıldı.  

1921 tarihinde Makine Kimya Kurumu kuruldu.

17 Şubat-4 Mart 1923 arasında İzmir İktisat Kongresi yapıldı.

1923 tarihinde Şeker Şirketi kuruldu.

1924 yılında İş Bankası kuruldu.

1925 tarihinde Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu. Öşür vergisi kaldırıldı.

1927 tarihinde Sanayi Teşvik Kanunu çıkarıldı.

1933 tarihinde Sümerbank ve Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu.

1935 tarihinde Elektrik Etüt İdaresi, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Etibank, Et ve Balık Kurumu, Ticaret ve Sanayi Odaları kuruldu.

Ülke imar edildi. Cumhuriyetin kurumsallaşması tamamlandı.

Yıllık ortalama yüzde 7.3’lük kalkınma gerçekleştirildi.

Atatürk’ün başkanlığında toplu iğne üretecek bir sanayisi olmayan bir toplumda, dışarıdan borç alınmadan, Türkiye içeride ve dışarıda pazarlanmadan, yıllık ortalama 7.3 büyüyen bir ekonomi ve toplum yaratıldı.  

1938 yılına gelindiğinde Türkiye Cumhuriyeti, sözüne güvenilen ve itibar edilen bir ülke oldu. Çağdaş aileler topluluğu arasında onurlu ve saygın yerini aldı.

 EKONOMİDE ÇAĞ ATLADIK PALAVRASI

 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde AKP (Recep Tayyip Erdoğan) iktidara geldi.

2003-2016 arasında ülke Erdoğan (AKP) tarafından yönetildi.

 14 yıldır ülkeyi tek başına aldığı kararlarla yöneten AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonominin işleyişine yönelik olarak iki şey yaptı.

Birincisi,  Atatürk’ün toplu iğne üretecek bir sanayisi olmayan bir toplumda, aklı ve bilimi temel alarak, dışa bağımlı olmayan ulusal bir ekonomi modeli geliştirerek kurduğu Et Balık Kurumunu, Süt Kurumunu, Sümerbank’ı, Şeker Fabrikaları’nı, Tekel İşletmeleri’ni, Türkiye Petrollerini, PETKİM’i (Petrokimya Anonim Şirketi), Çimento Fabrikalarını, SEKA’yı (Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları A.Ş), Beykoz Ayakkabı Fabrikasını, Türk Telekom’u, TÜPRAŞ’I, (Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi), Gübre Fabrikalarını, TEDAŞ’I (Türkiye Elektrik Dağıtım Şirketi), Emekli Sandığı’nın Yatırımlarını (Büyük Ankara oteli, Kızılay İş Hanı), Konya Seydişehir Eti Alüminyum Fabrikasını, TCDD'­nin Sam­sun ve Ban­dır­ma li­man­la­rını, TELSİM’İ (Türk mobil telekomünikasyon hizmeti), özelleştirdi/ sattı.

Özelleştirmelerden toplam 69 milyar dolar (246.33 Milyar TL) gelir eldeedildi. 

İkincisi, kendi söylemi ile Türkiye’yi içeri de ve dışarı da pazarladı. “31 Aralık 2016 tarihi itibariyle Türkiye’nin dışarıya; 119.211 milyar dolar kamu (devletin) borcu,

821 milyon dolar Merkez Bankası’nın borcu,

284.150 milyar dolar özel Sektörün borcu olmak üzere toplam 404.182 milyar dolar (1 trilyon 438 milyar TL) borcu var.” (Kaynak: Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı).

Türkiye, yılık toplam gelirinin (GSMH) yüzde 47.2’si kadar dışarıya borcu var.  

 Erdoğan’ın başkanlığında, 2003-2017 arasında 14 yılda 69 milyar dolarlık (246.33 Milyar TL) özelleştirme geliri, dışardan alınan 404.182 milyar dolarlık (1 trilyon 438 milyar TL) bora rağmen yıllık ortalama 4.6 büyüme ancak gerçekleşebildi.  

 AKP Genel Başkanı Erdoğan, biz yollar, köprüler, hava alanları yaptık diye öğünüyor.

Devletin 80 yıllık birikim olan yatırımlarını satarak,

Bu kuruluşlarda çalışan on binlerce insanı işsiz bırakarak,

Türkiye’yi içeri de ve dışarı da pazarlayarak,

Dışarıdan 404.182 milyar dolarlık (1 trilyon 438 milyar TL) borç alarak; ebemi mezardan kaldırıp getirseniz o da bu paralarla bu yolları, köprüleri, hava alanlarını yapar.

 Ey AKP Genel Başkanı Erdoğan, iktidarımız döneminde çağ atladık, ekonomiyi büyüttük diye öğünüyorsun. Ortada çağ atlama diye bir şey yok. Çağ atladık sözleriniz büyük bir palavradır.