Suriye krizi öyle bir yöne doğru gidiyor ki, akla gelen ilk soru, "Suriye ile savaşacak mıyız?" oluyor. Türk ordusunun ikmal konvoyuna Suriye'de hava saldırısı yapıldı. 3 sivil öldü.

Bu saldırıyı Suriye mi, Rusya mı yaptı?

9 yıldır süren Suriye krizinin olumsuz etkilediği ülkelerin başında maalesef Türkiye geliyor.

5 Eylül 2012 tarihinde Başbakan olan cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Genel Merkezdeki genişletilmiş grup toplantısında şunları söyledi:

"CHP, yarın Şam'a gidecek yüz bulamayacak göreceksiniz ama inşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi'nin, İbn-i Arabi'nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi'nde, Hicaz Demiryolu İstasyonu'nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz."

Ne Rusya, ne Amerika ne İran ne de Türkiye, Suriye'de huzur getirecek adımı atamadılar.

Türk Silahlı Kuvvetleri,

24 Ağustos 2016 tarihinde Fırat Kalkanı Harekatı ile

20 Ocak 2018 tarihinde ise "Zeytin Dalı Harekatı" ile Suriye'ye girdi.

Türkiye'ye yönelik terör yapılanmalarını yerle bir etti, sivil halkın evlerine dönmesini sağladı.

Ancak 9 yıllık süreçte en ağır faturayı 4 milyon Suriyeli sığınmacıyı kabul eden Türkiye, bugüne kadar yaklaşık 35 milyar dolar harcayarak ödedi, ödemeye de devam ediyor…

Rusya, İran ve Türkiye'nin mutabakatı ile Suriye'nin Türkiye sınırına yakın bölgelerine askeri gözlem noktaları kurduk.

Ve korkulan oldu…

Reuters haber ajansının son dakika gelişmesi şeklinde duyurduğu habere göre;

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin Han Şeyhun bölgesinde bulunan 9 ve 10 No'lu gözlem noktalarına gönderdiği takviye araç ile personelin bulunduğu konvoyun geçiş güzergahı Suriye ordusuna ait savaş uçaklarıyla vuruldu.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, "Bu saldırgan tutum Suriye ordusunun, terörist kalıntılarını avlama kararlılığını etkilemeyecektir" şeklinde Türkiye'yi terörist gösteren küstah bir açıklama yaptı.

Anadolu Ajansı ise Türk ordusunun konvoyuna yapılan saldırı ile bağlantılı olabilecek haberinde şu ifadeyi kullandı:

"Beşşar Esed rejimi güçleri, Rusya'nın hava desteğiyle İdlib mutabakatını ihlal ederek Han Şeyhun ilçesini ele geçirmeye yönelik hava ve kara operasyonu başlattı."

Bu durumda Türk ordusunun konvoyuna Suriye'nin mi, Rusya'nın mı uçakları saldırdı?

3 sivilin öldüğü açıklandı ama Türk mü Suriyeli mi oldukları açıklanmadı…

Suriye bataklığının boyutu gösteriyor ki ne dost dediğimiz dost ne de müttefik dediğimiz müttefik.

Kendi önlemimizi almamızdan başka çaresi yok Türkiye'min…

Değerli okurlarım,

Türkiye, kendisine yönelik terör saldırılarına uluslararası angajman sözleşmelere dayalı ve Birleşmiş Milletler kararlarına istinaden sınır ötesi askeri harekatlar yapıyor haklı olarak.

Suriye ordusu ise zaman zaman Türk ordusunun bulunduğu askeri noktalara saldırılar yapıyor.

Terör eylemlerine, "misli ile karşılık" veren ve her zaman vereceğini de açıklayan Türkiye, küstah Esad'ın bu haddini bilmez saldırıları devam ederse ne yapacak?

Suriye ile savaşacak mıyız?

AMERİKA VE RUSYA DOST MU?

Fırat'ın doğusunda 32 kilometre derinliğinde 900 kilometre uzunluğunda tampon bölge kurulması için Amerika ile Türkiye "Müşterek Harekat Merkezi" kurmaya hazırlanıyor.

Rusya'nın, İran'ın ve Suriye'nin onayı var mı?

Suriyeli sığınmacıların barındırılacağı bu bölgede yapılaşmayı kim yapacak? Paraları kim harcayacak belli değil.

Türkiye, "bu bölgenin güvenliğini biz sağlarız" diye ısrar ediyor ama Amerikalılar hiç onay verecek gibi davranmıyor.

Peki, bu bölgedeki PKK uzantısı PYD/YPG terör örgütü ne olacak?

Amerika verdiği askeri silah ve mühimmatları geri alacak mı?

Hiç böyle bir tavırları yok ki tam tersine PYD ve YPG'yi kendisine "müttefik" gören Amerika da Rusya da bu terör gruplarına özerk Kürt devleti vaat ediyorlar.

Esat'ın bu yeni siyasi oluşuma "Türkiye olacağına Kürt özerk bölgesi olsun" diye destek verdiği iddia ediliyor…

Tampon bölgenin bu Kürt devletine dönüşmeyeceğinin garantisi var mı?

PYD ve YPG'nin özerk Kürt bölgesi/devleti kurmalarına Türkiye haklı olarak en sert tepkiyi veriyor ve verecektir.

Ama engelleyebilecek mi?

3 İL BELEDİYESİNE KAYYUM

Değerli okurlarım,

Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına valilerin kayyım olarak atanması akıllara hemen 31 Mart yerel seçiminde YSK'nın bu isimler neden onay verdiği sorusunu getiriyor.

Hukukun temel ilkesi elbette haklarında kesinleşmiş yargı kararları olmayanlara, "suçlu" denilemeyeceğidir.

Seçimle gelenin, seçimle gitmesi demokrasinin olmazsa olmaz kuralıdır.

Ama, hiçbir demokratik ülke terör örgütlerine kamu kaynaklarının aktarılmasına, teröristlerin maddi ve manevi desteklenmesine izin vermez, vermemeli.

Kaynak Yeniçağ Gazetesi

www.yenicaggazetesi.com.tr