Asgari ücret bey bu hafta geçireceği ameliyat için,  acilen evinden alınıp, ekonomi masasına yatırıldı. Hüzünlüydü, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Hayatı boyunca, kendisinden 20 kat fazla maaş alanlar tarafından  tedavi edileceği anı beklemek, ağrına gidiyordu. Masada gözlerini tavana dikmiş, tepesinde kahkaha atan “AMPÜL”e odaklanmıştı. Her şey o kadar üstüne geliyordu ki daralıyor,  nefes alamıyordu. Bir ara kafasını masadan kaldırıp sağına, soluna bakıp göz gezdirdi. Etrafında,  birazdan kendisi için toplanacak heyet için ayrılan sandalyelere baktı. Uzanıp kolonyadan sürecek iken, kapı tıkırtısı ile hemen baygın numarası yaptı.Kalabalık kahkahalar eşliğinde, EJDER AROMALI SMOOTHİE’lerine yudumlar vurarak,  etrafına oturdular. Kimsenin kendisini görmediğini o an farketti. Nasıl olur bu, kim getirdi beni buraya derken, komisyon başkanın sesi ile kurula odaklandı! 

Komisyon başkanı ASGARİ ÜCRET BEY için sunup yaptı. Bu yıl devletin, iş adamlarının ortak kararını açıklamadan önce konuyla ilgili görüşü olanlara söz hakkını vereceğini, masadaki ölü adam için çok da fazla söze gerek olmadığını anlatarak, sözü ilkin mutfaktan sorumlu görevliye verdi. Sözü alan görevli, uzunca bir kahkaha attıktan sonra valla bizim bu adamın masraflarını nerden karşıladığını anlamamız mümkün değil. Yaşayıp yaşamadığını bile anlamıyoruz.  Makarna bulgur verebiliriz en çok. Et versek adam hazım sorunundan gidebilir. Maaşına yapılacak zam bu adamın sonu olabilir. Bence biraz daha kısalım. O kadar kısalım ki adam aç aç gezsin. İçindeki  organlar içine sığmasın ancak bu şekilde bu adamı hayatta tutabiliriz. Yani sayın komisyon arkadaşlarım ALLAH  belamı versin ASGARİ ücretli olayım ki, bu onun iyiliği için. Zam yapmayalım diyorum mutfakta sadece bulgur pişsin,  makarna lüksü olsun derim. Kararım net damarına daldıralım pipet. Hahaha espri yapasım geliyor bu asgari ücret lafını duyunca... hahaha

Şimdi de sözü kurul üyemiz fabrikatör sayın ADNAN KALINBUT’ a sözü bırakıyorum. 

Efendim şimdi bu adamın çalışma saati değişmediği için, ücretininde hep aynı kalmasını talep ediyorum. Yediği de hep aynı,  yani zam yapsak ne olur ki? Bir tarafının hep aç kalması lazım derim. 1600 defa adi olayım ki hakkı bu kadar. Biz de kazanmıyoruz. Vergi de kaçırıyoruz. Niçin kaçırıyoruz? Aklınıza kötü bir şey gelmesin yalan söylüyorsam  butlarım erisin aklımızı kaçırmamak için kaçırıyoruz. Vallahi geçen sene Ramazan’da fitre zekatımı biraz fazla vermişim ne yapacağım bilmiyorum. Üç beş işe yaramazdan işçi çıkarmam lazım. Hiç tınımda değil vallahi hayatta kalmayacaksa ölsün derim. Evet bu iyi fikir ölsün diyorum zam yapmayalım. Hahaha

Şimdide sözü ekonomi BAKARKÖR BAKANIMIZA bırakalım....Efendim bu yıl ülke olarak zor günler geçirdiğimizi herkes görüyor. Şimdi zam yapsak, fabrikalar işçi çıkaracak. Çarşı işsizlerle dolacak. Zam yapmayalım ama ikramiye adı altında bir kaç çuval buğday, makarna,  kömür verelim. Üçü de zaten piyasada para etmiyor. Verelim yesinler, verelim ısınsınlar. Kömür bazen alttan sızıp süprizler de yapıyor ferahlıyoruz valla! Hahaha ayy çok güzel şaka yaptım. Hahaha! Açlık sınırının altında para veriyoruz herif yine ölmüyor. Fazla versek ekonomi raydan çıkar. Yahu biz emeklimizi emekli edemiyoruz. Erteleyip ölmesini bekliyoruz. Bu ara yaşam süreleri de uzadı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Poşeti paralı yapacağımıza,  asgari ücretliye “hayatta kalma vergisi”  koyalım ödesin yok öyle boş beleş yaşamak. Valla arkadaşlar kafam karışık. Ne dediğimi bilmiyorum sanki. Kimden bahsediyorduk biz hahaha? Ay çok güldüm bugün.Neyse para sayın KALINBUT’a lazım. Zam yapmayalım derim. Bu kadar önemsiz bir konuyu masaya yatırdık olan bize olacak hahaha! EJDER AROMALI SMOOTHİE verin bana.

Şimdi efendim komisyon başkanı olarak son sözü kendime veriyorum. Her sene bu boşuna yaşayanlar için toplanıp zamanımızı harcıyoruz. Bize midesi haricinde “düşünmeyen insanlar” lazım. 30 bin maaş alan vekillerden 1600 liralık düşünmesini istiyoruz, olmaz ki!  Şu toplantı bitse de Meclis lokantasında dana kavurmaya vursak! Bir karış boyunu uzatalım derim maaşı 1640 tl olsun. 40 tl yi de yıl sonunda toptan verelim biraz çok görünsün. Hahaha valla bugün iyi güldük. Şu toplantılarda olmazsa halimiz harap. Çıkıp çok yorulduk diyelim görüşmeleri erteleyelim. Çok çalıştık yahu hahaha. Toplantı bitmiştir. 

Asgari ücret bey yattığı masada hareketsiz dururken birden karnından guruldamalar duyuldu. Masa kenarındakiler birden bu ses nerden geldi diye kahkaha atarken asgari ücret bey masadan kalkıp yediği ayarı hazmetmek için yürümeye başladı. İlerledikçe hayatta bir fazlalık olduğunu kimsenin kendisini görmediğini düşünerek biraz soğumak  için bir alışveriş merkezine girdi. Dükkan vitrinlerinden bakarken fiyatlar karşısında eridi durdu. Bir mağazanın kapısından  girer girmez komisyonun kararına odaklandı. Asgari ücret için toplanan kurulumuz “milletvekili maaşlarına” yüzde 25 zam yapmıştır. Asgari ücreti daha belirleyemedik. Bu kadar çok paraya zam yapmak kolay değil! Hadi ne kadar sevdiğinizi kanıtlayın bakalım asgari ücretliler TAKLA ATIN bakalım! 

Asgari ücret bey, güneşte kalmış buz gibi pazarda yürürken bitmeye doğru yol aldı. Fiyatlarla merhabalaştıkça eridi durdu. Takati kalmayınca, bir tezgaha tutunup,  en son salatalığın fiyatını sordu. Hıyarın fiyatını duyunca eline aldığı “HIYAR”la  kaldı. Bu “HIYARI”ı ne etmeli şimdi?

DİPNOT: 

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve;

"Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun?" diye sorar. 

Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi; "Yaşamaları için" yanıtını verince, adama şaşkınlıkla:

"İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ?" der.

Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi,

"Bak onun için çok şey değişti," karşılığını verir...

Asgari ücrete yapılacak iyi bir zam hayatın her alanını değiştirecektir. Çok şeyin değişmesini istiyorsak tabi..

BİR FIKRA:

Adam yolda giderken kıç üstü düşmüş, arkadan gelen bir adam koşup yetişmiş, kaldırmış...

Ve ricasını söylemiş:
“Bizim partiye oy verir misiniz?”
Adam kalçasını ovuşturarak yüzünü buruşturmuş:
“Ben düşünce kıçımı yere vurdum, kafamı değil!”