Artık beni hiçbir şey ilgilendirmiyor.

Ne ülkenin ekonomik durumu,  ne borsanın iniş-çıkışları, ne ekonomik krizler…

Ne deflasyon, ne enflasyon ne de devalüasyon.

Hiçbir şey umurumda değil… Ne kuraklık, ne kürsel ısınma, ne çevre kirliliği ne de dünyanın bozulan doğal dengesi.

Ne canlıların karmaşık ilişkileri, ne nesli tükenen canlı türleri.

Ne sıcakta kavrulan toprak ve canlıları düşünüyorum, ne deprem zayiatlarını, ne katarina kasırgalarını ne tusunami felaketlerini…

Evet, hiç bir şey umurumda değil…  Ne memur maaşları, ne asgari ücret miktarları... Ne “TEFE”siyle uğraşıyorum,  ne “TÜFE”siyle...

Asgari geçim indirimi, yoksulluk sınırı, açlık sınırı masallarıyla uğraşacak halde değilim.

Ne hükümeti kimin kurduğuyla ilgiliyim, ne kimin muhalefette kaldığıyla.

Ne kimin seçimde başarıyla hatta zaferle çıktığını merak ediyorum, ne de kimlerin hezimete ve hüsrana uğradığıyla meşgulüm.

Artık ne başörtüsü ilgilendiriyor beni, ne başörtüsünün modeli ve bağlama tarzları. Ne başörtülülere uygulanan baskı iddiaları ilgimi çekiyor, ne başörtüsüne karşı derinliklerden gelen tepki refleksi.

Laik - anti laik mücadelesi, cumhuriyetin temel ilkeleri çatışması ve rejim kavgalarıyla meşgul olacak durumda olmadığım gibi, darbeler, süreçler ve muhtıralara da aldırmıyorum.

Bana ne Avrupa Birliğinden, bana ne Kopenhag kriterlerinden…

Ne görüşmelerle ilgiliyim,  ne müzakerelerle…  Tam üyelik çabalarına dönüp bakmıyorum bile.

Beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Ne Amerika’nın Ortadoğu işgalleri, ne Bizans oyunları, ne Yahudilerin sinsi planları ne de Ermenilerin yalan ve iftiraları.

Ne egemen güçlerce Müslümanlara yapılan şiddet ve zulme bakıyorum, ne de global sermayenin sömürü düzenlerine.

Ne Emperyalist ülkelerin paylaşım senaryolarıyla ilgiliyim, ne Türkiye üzerinde oynanan ihanet teorileriyle…

Yani beni ilgilendirmiyor “NATO”su, İslam birliği, “CENTO”su, “SENTO”su…

“UEFA”da umurumda değil, “FİFA”da.

Ne global yaklaşımla ilgileniyorum ne bölgesel işbirliğiyle ne yöresel güç birliğiyle…

Ne ulusalcılık dikkatimi çekiyor ne cumhuriyetçilik… Ne milliyetçiliğe bakıyorum, ne etnik bölücülük hezeyanları bir şey ifade ediyor.

Ne mezheplerle uğraşacak durumdayım ne tarikatlarla, ne cemaatlerle.

Hiç bir şey ilgilendirmiyor beni… Ne ilkel yaşam serüvenleri, ne teknolojik gelişmişlik düzeyleri.

Beni, ne ülkemizdeki insanların zenginlikleri veya fakirlikleri enterese ediyor, ne dünyadaki bazı ülkelerin ilkel ve sefalet durumları… Ne sosyetelerin görkemli ve ihtişamlı yaşamlarıyla ilgileniyorum, ne artist ve mankenlerin macera ve serüvenleriyle. 

Ne prensler umurumda, ne prensesler, ne kontlar umurumda ne kontesler…

Ne terörle, ne anarşiyle ne ulusal söylemlerle, ne kuva-i milliye tepkileriyle, ne misak-ı milli heyecanlarıyla ilgileniyorum

Kıbrıs sorunu artık beni ilgilendirmiyor, Ermeni soykırımı iddiasını umursamıyorum

Artık beni bir şey ilgilendirmiyor ne bilim adamları ne mezhep imamları  ne profesörler ne sıradan vatandaş…

Ne bu toplumun “avam”ı ilgilendiriyor beni, ne “seçkin”i…

Ne cahili ilgilendiriyor ne enteli,  ne “iş”lisi, “aş”lısı ilgilendiriyor ne “işsiz”i, ne mağduru…

Ne sohbetleri dinleyecek haldeyim, ne vaazlara tahammülüm var.

Anlayacağınız hiçbir şey ilgilendirmiyor beni, ama hiçbir şey…

Ne cennet umurumda, ne cehennem…

Hiçbir şey umurumda değil,

Ve beni hiçbir şey ilgilendirmiyor.

Çünkü bizlerin de nesli tükeniyor, dolayısıyla yaşam savaşı veriyorum.