Balkan Savaşları, Birinci Cihan Harbi ve Çanakkale savaşlarında, Osmanlı tebaası olan Arap bölgelerinden gelen ve Osmanlı Ordusuna mensup olan askerlerimizden üç yüz bin civarında şehit verilmiştir. Bunlar görmezden gelinerek Şerif Hüseyin’e bağlı dört bin kadar milisi ön plana çıkararıp ırkçı bir yaklaşımla Arap düşmanlığını körükleyenler bilerek veya bilmeyerek gerçekleri göz ardı etmekte ve bütün bir Arap kavmini düşman göstermeye çalışmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de her kes “Arapların I. Dünya Savaşı’nda bize ihanet ettiğini” öğrenerek büyümektedir. Oysa Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da Osmanlı kuvvetlerini arkadan vuran herhangi bir olay olmamıştır. Arapların ezici çoğunluğu, İstanbul’a sadık kalmıştır.

(Çanakkale’de şehit olan Osmanlı Ordusundaki binlerce Arap kabrinden birkaçı)

Ortadoğu analisti Mitchell Geoffrey Bard[1] tarafından “Amerikan-İsrail İş Birliği Girişimi” sitesinde bunu şu şekilde beyan etmektedir:

“O dönemin romantik kurgusunun aksine, Arapların çoğu I. Dünya Savaşında Türklere karşı müttefiklerin yanında savaşmadılar. İngiliz Başbakanı David Lloyd George’un belirttiği gibi, Arapların çoğu, Türk yöneticileri için savaştı. Faysal’ın Arabistan’daki taraftarları, bir istisnaydı.”

Araplar’ın topluca ihanet etmesi bir yana, bazıları Osmanlı ordularını fiilen desteklemiştir. Konu hakkındaki uzmanlardan biri olan Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un ifadesiyle, “I. Dünya Savaşı’nda Türk ordusu ile beraber çeşitli cephelerde Türklerle omuz omuza çarpışan Arapların büyük yararlıklar gösterdikleri bir hakikattir.”[2] Arap Milliyetçiliğinin öncüsü Müslümanlar değil, Hıristiyan Araplardı.[3]

The Independent'te yer alan bir makaleye göre, Avustralya, Yeni Zelanda, Britanya, Fransa ve başka ülkelerin askerlerinden oluşan devasa bir ordu, Çanakkale’ye gönderildi. Osmanlı askerleri, amansız bir karşılık verdi ve ilk dalgasını bertaraf etti. Anzak güçlerini püskürten ilk askerlerin üçte ikisi, bugün Lübnan, Ürdün, Suriye ve Filistin denilen bölgeden gelen Suriyeli Araplardı. Çanakkale'yi savunurken ölen Osmanlı askerlerinin de birçoğu Arap’tı. Filistinli Profesör Selim Tamarî'nin işaret ettiği gibi, aynısı Osmanlı'nın Süveyş, Gazze ve Kutt-ul Amara'daki muharebeleri için de geçerliydi.

Günümüzde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi bazı Arap ülkelerinin yöneticileri Siyonist ve Emperyalist ülkelerin piyonları olsalar da halklarının yöneticilerden farklı görüş ve düşüncede oldukları çeşitli platformlarda ifade edildiği gibi sosyal medya ve televizyon kanallarında da zaman zaman görülebilmektedir.

 

[1] American-Israeli Cooperative Enterprise (Amerikan-İsrail İşbirliği Girişimi) adlı düşünce kuruluşunun başkanı.

[2] Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Yol Ayrımında Türk-Arap Ilişkileri, Irfan Yayınevi, Istanbul, 1992, sayfa 153.

[3] https://belgelerlegercektarih.com/2012/05/23/araplar-bize-ihanet-etti-bizi-arkadan-vurdu-yalani-serif-huseyin-meselesi/