Bu deyim hep bana olumsuzlukları, kafa karmaşasını çağrıştırır. Sözlükte gerçek anlamı da bu olabilir. Fakat kim bilebilir altının üstünden iyi olmadığını? Yaşamda öyle örneklerine rastlarız ki hiçbir soru işareti kalmaz kafalarımızda. Şu an aklıma gelen birkaçını sıralayım rastgele.

Sicim gibi yağmurda sığınılan bir saçak altı, kızgın güneş altında bir şemsiye altı, dayaktan kurtulmak adına bir divan altı (bizim çocukluğumuzdaki divanlardan bahsediyorum) , soğukta büzüştüğümüz yorgan altı, saklambaç oynarken gizlendiğimiz masa altı, paraların ya da kıymetli evrakların gizlendiği halı altı, evcilik oynadığımız ağaç altı, korunmak adına sığındığımız güçlü kolların altı diye uzayıp gider bu liste. Ben en iyisi tadında bırakıp burada keseyim şimdilik.

Bunun birde hayvanlar, bitkiler ve kısaca diğer şeyler için de değişik versiyonlarını düşününce ne çok örneğe, yaşanmışlığa ulaşılır değil mi? Ben, divan altı ile ilgili bir çocukluk anımı paylaşmak istiyorum sizlerle. Yazları, İzmir’ in Selçuk ilçesindeki Pamucak sahiline çadır kurardık. Bir yaz tatilinde babam betonarme bir yapı kiralamıştı. Dolayısıyla divan altları saklanmak için daha uygun hale gelmişti. Bir gün; oynarken kızdırdığım bir erkek arkadaşım, rahmetli babamın başı için “ havaalanı gibi” diye hakaret etti. Rahmetli babacığımın başı açıktı, keldi demeye pek dilim varmıyor. Bu konuda hassasiyetim devam ediyor anlayacağınız. Henüz okula gitmediğim yaşlardaydım. Yani sonuçları pek de tahmin edemeyeceğim bir yaş, diye de nedense açıklama gereği duydum şu an. Suçluluk ve utanç böyle bir duygu nerede, ne zaman vuracağı pek belli olmuyor.

 Neyse uzatmayayım, o lafı duyar duymaz kumların arasındaki boş rakı şişesini alıp arkadaşımın kafasında parçalamam bir oldu. Arkadaşımı hemen hastahaneye kaldırdılar. Ben de divan altına saklandım. Ta ki arkadaşımın komadan çıktığı ertesi gün, ancak ben de divan altından çıkabildim. Tanrı, ikimizi de korumuş şükürler olsun!

Şükürlerimi çoğaltmak istiyorum her an. Tebrizli Şems’ten bir alıntı, “ Her Şartta Şükür” başlığı altında yayınlanmış annemin takvim yaprağında. Aynen aktarıyorum en başta bana mesaj olması adına:

“ Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile sonunda “ O” kimsenin bilmediği patikalar açar. Sen şu an göremesen de dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi; dilediği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.”