Günümüzde genellikle aileler, çocuklarının daha çok maddi ve dünyalık geleceklerine odaklanarak ahlak eğitimini umursamaz olmuşlardır. Çocuklarının derslerinde başarılı olmaları, çok iyi bir üniversitede okuyarak iyi birer kariyer sahibi olmaları ebeveynin birinci hedefi olmuştur. Oysa bu gün dünyayı cehenneme çevirenler çok iyi üniversitelerden mezun olup ahlak eğitiminden nasipsiz olanlardır.

Şu bir gerçektir ki ahlaksız ilim, ölüme sebebiyet vermektedir. Şöyle ki kimyasal silah, atom bombaları ve diğer öldürücü silahları icat edip üretenler herhalde ilkokul mezunu değillerdir. Buna benzer yüzlerce örnek verilebilir ki ahlak olmayınca bilgi, insanlık için felaketten başka bir şey getirmemiştir.

O halde aileler, her şeyden önce çocuklarına ahlak eğitimi vermeli ve onların kendilerine, ailelerine, milletine ve insanlığa faydalı, güzel ahlak sahibi bireyler olmalarını ana hedefleri olarak belirlemelidirler.

Çocuklara kazandırılacak ahlaki davranışlarda anne, baba ve diğer aile bireylerinin yapmadıkları şeyleri tavsiye ettiklerinde etkili olmayacakları açıktır. Mesela, sigara içen bir anne-babanın çocuğuna “sigara içme!” demesi ne kadar etkili olabilir?

Çocuğun her şeyden önce iyi bir insan olarak yetiştirilmesi bakımından ailenin,ahlak eğitiminde çocuğa kazandırılacak bazı davranışları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.

  1. İyi huylu ve güzel ahlâklı olmayı çocukların birinci hedefi haline getirmelidir. Bunun için de çocuğa, ahlaklı olmanın ne demek olduğu ve bunun neden gerektiği; iyi bir insan olmanın temel şartının iyi bir ahlaka sahip olmak olduğu örneklerle ve her fırsatta anlatılmalıdır.
  2. Çocuklar yalan söylemeyi bilmezler; ancak bunu büyüklerinden öğrenirler. Bu nedenle aile bireyleri sonradan meydana çıkacak yalanlarla çocuklarını aldatmamalı ve yalan söylemeye alıştırmamalıdırlar. Yalan söylemenin sonuçları örneklerle, hikâye ve masallarla çocuklara anlatılmalıdır. Çocuklar çoğu zaman azarlanmak korkusu ve benzer sebeplerle yalan söyleyebilmektedirler. Bu nedenle çocuk eğitiminde bu hususlar dikkate alınmalı ve çocuklar yalan söylemeye mecbur bırakılmamalıdırlar.
  3. “Sözünde durmak” konusunda çok titiz davranan anne babalar çocuklarına da bu davranışı kazandırabilirler. Bir insanın ya söz vermemesi ya da mutlaka sözünde durması gerektiği çocuklara benimsetilmelidir. Sözünde durmamanın doğuracağı sonuçlar üzerinde konuşulmalı, örnekler verilmelidir. Ancak büyükler de çocuklara verdiği sözleri mutlaka yerine getirmelidirler.
  4. Kıskançlık, çekememezlik, kindarlık gibi duyguların oluşmaması için küçük yaşlardan itibaren gerekli tedbirler alınmalı ve bu duyguların insanın kendisine zarar vereceği kavratılmalıdır. Kıskanç ve kindar insanların mutlu olamayacakları ve bu duygularla kendine ve başkalarına zarar verilebilecekleri anlatılmalıdır.
  5. İnsanların arkalarından hoşlarına gitmeyeceği şeyler söylemenin dedikodu olduğu ve dedikodu yapmanın ahlaki olmadığı anlatılmalı, insanların yüzlerine söyleyemeyeceğimiz sözlerin arkalarından da söylenmemesi gerektiği benimsetilmelidir. Elbette aile bireylerinin de çocukların yanında dedikodu yapmamaları gerekir. Dedikodu yapmanın Kuranı Kerimde “ölü kardeşinin etini yemek” kadar çirkin olduğunu belirttiği açıklanmalıdır.
  6. Cömert olmak ama israfçı olmamak konusunda onlara örnek olmalıdır. Veren elin alan elden üstün olduğu anlatılmalı,çocuklar gözü, gönlü ve kalbi tok olarak yetiştirilmelidir.
  7. Akrabaya, fakir fukaraya, muhtaca yardım etmenin gereği uygulamalı olarak anlatılmalıdır. Bizzat çocuklar aracılığıyla yardım edildiğinde çocuklar bunun zevkine varacak ve veren el olmak için gayret edeceklerdir.
  8. Şefkat, merhamet, adalet, fazilet, iffet ve dürüstlük konusunda örnek davranışlar göstermeli ve çocukların bu duygularla yetiştirilmeleri ahlak eğitiminde olmazsa olmaz durumlardır. Bu duygulardan mahrum yetişenler ne kadar kariyer yapsalar da insanlığa fayda yerine zarar verirler.
  9. Küçüklerini sevme, koruma ve kollama; büyüklere saygılı ve edepli olma konusunda örnek olunmalıdır. 1932-2013 yılları arasında tam 71 yıl her sabah ilkokullarda öğrencilere topluca söyletilen öğrenci andında geçen, “Yasam: Küçüklerimi korumak, büyüklerim saymak…” cümlesinin pek de etkili olmadığı yetişen neslin-aileden bu terbiyeyi almamışsa- hiç de küçüklerini sevip büyüklerini saymadıkları inkâr edilemez bir gerçektir. Küçükleri sevmek ve büyükleri saymak konusunda aile bireylerinin çocuklara örnek olması gerekmektedir.

Örfümüzde ve kültürümüzde olup zamanla bize unutturulmaya çalışılan:

  1. Bir büyük geldiğinde ayağa kalkmak
  2. Büyüklerin üst taraflarında ve onlardan izinsiz oturmamak
  3. Onların yanında sesini yükseltmemek
  4. Onlardan izin alarak konuşmak,
  5. Onların isteklerini severek yerine getirmek
  6. Yürürken onların önüne geçmemek
  7. Geçişlerde büyüklere öncelik vermek,
  8. Toplu taşıma araçlarında ve diğer oturma yerlerinde büyüklere yer vermek gibi davranışlar ne yazık ki genel olarak unut(tur)ulmuştur. Aileler de bu konuda duyarsızlaş(tırıl)mıştır.

Çocuklar kendilerinden küçük ve güçsüzleri korumak ve gözetmek konusunda bilinçlendirilmelidir.

(Devam edecek)