Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü’nün girişimleri sonucunda üniversite bünyesinde Bilim ve Teknoloji Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu.

Merkezde yapılacak çalışmalarda özellikle İslam Bilim Tarihi çalışmaları ile tanınan Prof. Dr. Fuat Sezgin’in kurucusu olduğu ve İstanbul’da faaliyet gösteren İslam Bilim Araştırmaları Vakfı model olarak alınacak.

Konuyla ilgili açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü, kurulacak merkezin başta İslam’ın bilim ve teknolojiye katkıları ile Müslüman bilim adamlarının hakikate uygun olarak anlaşılmasını sağlayacağını ve böylelikle bilim dünyasına hem akademik hem de kültürel anlamda bir katma değer sunacağını vurguladı.

Rektör Gönüllü, bu merkezi kurarken Türk-İslam medeniyetinin felsefe, tıp, astronomi, matematik gibi her alanda üretmiş olduğu zengin bilimsel bilgileri, teknik ürünleri, teknolojik sistemleri ve bu değerleri üreten düşünürleri ve eserlerini daha yakından tanımak ve bunları başta öğrenciler ve Adıyaman halkı olmak üzere ulusal ve uluslararası kamuoyuna tanıtmak amacıyla yola çıktıklarını söyledi.

Merkez bünyesinde ulusal ve uluslararası düzeyde ilmi toplantılar tertiplemeyi ve düzenlenmiş bu gibi programlara temsilciler göndermeyi hedeflediklerini anlatan Rektör Gönüllü, “Araştırmacı yetiştirmek, araştırmacıları desteklemek, bu maksatla gerekli faaliyetleri tasarlayıp uygulamak, araştırma kütüphanesi ve dokümantasyon ünitesi kurmak da hedeflerimiz arasında. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı ve yurt içi veya dışındaki akademik kurumlarla iş birliği içinde araştırma, eğitim ve yayın projeleri hazırlamak ve yürütmek, bilimsel konularda kamuoyunu aydınlatacak görüşler oluşturmak ve bunları yayımlamak istiyoruz.

Bilim ve teknoloji tarihi aynı zamanda bilimsel teorilerin, bilimsel düşüncelerin gelişiminin, bilimsel kişi, kurum ve kavramların tarihidir. Bilim, insanlığın ilk devirlerinden bugüne değin hakikati arama, anlama ve açıklama çabası olarak kendini göstermiştir. Mısır, Çin, Mezopotamya, Hint, Yunan, Roma gibi bilinen en eski medeniyetlerden başlayan ve Ortaçağ’da İslam Medeniyetinin büyük katkılarıyla günümüze aktarılan bilimsel düşüncenin tarihini araştırmanın, güncel bilimsel çalışmaların öneminin bilincinde olmak anlamına gelmektedir.

Bilim tarihi çalışmaları, öncelikle bilim tarihçileri ve felsefecileri topluluğunun ilgi alanına giriyor. Fakat asıl ulaşılması gereken kitle, bilimi seven, bilimsel çalışmalara ilgi duyan lise ve üniversite öğrencileri ile mesleklerine yeni adım atmış genç bilim insanlarıdır. Çünkü bilimsel teorilerin başlıca gelişme koşullarını ve mekanizmalarını saptamaya çalışan bilim tarihi disiplini, elbette bu konuda her zaman için hazır ve kesin reçeteler ortaya koymaz, ama bilimsel teorilerin oluşum tarihinden verdiği çarpıcı örneklerle, genç insanların çok yönlü düşünebilen bir kimlik kazanmalarına, kavrayış ufuklarının genişlemesine yardımcı olur” diye konuştu.
Kaynak: iha