12.08.2017 tarihinde resmi yazı ile tedbiren açığa alınan Gülhan Borazan’ın  bu hain yapı ile hiçbir bağlantısının bulunmadığı tespit edilerek 17.07.2017 tarihinde resmi yazı ile görevine iade edildi.

Gülhan Borazan 28 Şubat post modern darbede Fetö Terör Örgütü “başörtüsü teferruattır, bir yerlere gelene kadar açabilirsiniz” dediği dönemde başörtüsünden dolayı görevinden istifa etmişti. Ak Parti Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi olan Borazan 2015 seçimlerinde Ak Parti’den milletvekili aday adayı oldu. Borazan, Memur-Sen Kadın Kolları başkanlığı, Eğitim Bir Sen Şube Başkan Yardımcılığı görevlerini ifa ederken daima haklının yanında, haksızın karşısında durdu. Yaşadığı tüm bu olumsuzluklara rağmen gerek fiili, gerek sosyal medya üzerinden hak yolunda mücadele etmeye devam etti.

Bu zorlu süreçte dahi partisine ve devletine karşı en ufak bir kırgınlık yaşamadığını söyleyen Borazan “Vücudun en ince kılcal damarlarına kadar yayılmış virüsü temizlerken elbette zaman zaman temiz organlar da hasara uğrayacaktır. Nice güzel insan o gece canlarıyla bedel ödedi, bu da bizim bedelimiz olsun” dedi. Borazan şöyle devam etti. “Ortadoğuyu, barış getireceğiz diyerek savaşa mahkum edenler, bahar getireceğiz diyerek kışa mahkum edenler, demokrasi getireceğiz diyerek milli iradeyi zindanlara mahkum edenler, bugün ülkemiz üzerinde aynı kirli oyunlarını sahnelemekte, piyonlarını tek tek konuşturup meydana salmaktadırlar. Müslüman bir delikten iki kez ısırılmaz. Bu millet henüz tarih kitaplarına geçmemiş, canlı canlı şahit olduğumuz bu oyunlara prim vermeyecektir. Adı, sanı, rengi ne olursa olsun kullanılan ve kullanılabilecek olan yasa dışı tüm örgütlerle, tüm maşalarla, tüm zihniyetlerle mücadele etmek devlet, millet hepimizin sosyal sorumluluğu, kulluk vazifesi ve insani görevidir” dedi. “Şimdilerde milli iradeye kurşun sıkanlar yollarda adalet arayışında. Darbe ile başaramadıklarını mağdur edebiyatı üzerinden başarmaya çalışmaktadırlar. Devlet niyet okuyamaz, duygusal davranamaz. Devlet, elinde somut verilerle hareket etmek zorundadır. Dolayısı ile şu ya da bu niyetle, saf ve temiz duygularla bu yapıya dahil olmuş ancak 17/25 Aralıkta şapka düşüp kel göründüğünde, açık açık uyarılmasına rağmen, hala ayrılmamış kişilerin, bu gün yaşadıkları mağduriyetin! müsebbibi devlet değil, insanların aklını ipotek altına alarak, kendine sorgusuz sualsiz bağlı kılan, insanların manevi, insani ve dini duygularını kişisel çıkarları uğruna kullanan, ihanet kısmına makam mevki, ticaret kısmına para, ibadet kısmına ise cennet vaat eden Fetö Terör Örgütü’ nün ta kendisidir.

Devletin her kademesinde yuvalanmış olan örgütün akşamdan sabaha temizlenmesi beklenemez. İşin en acı kısmı, temizliğin!! hala yer yer bunların eliyle yapılıyor olması. Sap ve samanın bu kadar karışmasının sebebi de budur. Bazen bu işle uzaktan yakından alakası olmayan, hatta hayatları bu ve benzeri yapılarla mücadele ile geçmiş olan insanlar bilinçli olarak mağdur edilerek toplumun tepkisi amaçlanmakta, hükümet bu yönden yıpratılmaya çalışılmaktadır. Bilinçli oluşturulan mağduriyetler Fetö’nün devlete “sivil darbesi”dir. Bunlara karşı uyanık olmak durumundayız.

15 Temmuz gecesi canını siper edenler, bugün de gerekirse makam, mevki ve kişisel çıkarlarını siper ederek bunlarla mücadele etmek zorundadırlar. Özellikle Sivil Toplum Kuruluşları siyasi hesapları bir tarafa bırakıp başını kumdan çıkarıp devlete yardım etmeli, sivil insiyatif kullanarak hak edenlerin hak ettikleri cezaya uğratılması, gerçek mağdurların ise bir an önce mağduriyetlerinin giderilmesi hususunda azami gayret sarfetmelidir. Zira çocuklarımızın geleceği kişisel çıkarlarımıza kurban edilemez.” şeklinde konuştu.

Editör: Adıyaman Haber