Konferansa Adıyaman Valisi Abdullah Erin, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Talha Gönüllü, 22. Dönem Mardin Milletvekili Nihat Eri, Türkiye Petrolleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Bozkaya, Belediye Başkan Yardımcısı Muhittin Büyük, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, İlçe Kaymakamları, İlçe Belediye Başkanları, bazı kurum amirleri, vatandaşlar ile köy ve mahalle muhtarları katıldı.  
Konferansın açılış konuşmasını yapan Güneydoğum Derneği Başkanı Duygu Sucuka, derneğin faaliyetlerinden bahsederek, “Bölgedeki insanların sosyal hayatına değinmek üzere çalışmalar yapıyoruz. Bölgemizde sosyal sorunlar üzerinden terörle mücadele ediyoruz. Daha çok kadın ve çocuklara yönelik çalışmalar yapıyoruz. Kadınlar ve çocukları işlersek terörle temelden mücadele etmiş oluruz” dedi.
Türkiye Petrolleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Bozkaya ise konuşmasında, “Genel olarak dünyada her gün binlerce deprem olmaktadır. Bunlardan ortalama 100’ü insana ve mala zarar vermektedir. Adıyaman’da mayıs ayının ilk 10 gününde 10’a yakın deprem oldu. Tek temennimiz can ve mal kaybına sebep olmamasıdır. Depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra vatandaşlarında bu konuda bilinçlenmesi gerekmektedir. Türkiye Petrolleri olarak depremle ilgili tedbirler alarak, riski minimum seviyeye indiriyoruz” diye konuştu.
Konferansta konuşan Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talha Gönüllü ise, 1927 ile 2011 yılları arasında İstanbul’da meydana gelen felaketlerle ilgili bilimsel çalışma yaptığını dile getirerek, “Yaptığım çalışma ve incelemeler sonrasında 150 sayfalık bir doküman hazırladım. Bu felaketlerde hem insan kaybı hem de maddi kayıpları rapor haline getirdim. Bunların en acı olanı 1999 yılında meydana gelen Gölcük Depremidir. Daha fazla çalışmamız gerekiyor. Deprem öncesinde tedbir almamız lazım. Bunun içinde ön tespitleri iyi yapmamız lazım. Bunu vakit geçirmeden yapmamız ve kendimizi görmemiz gerekiyor. Alacağımız tedbirlerle can ve mal kaybının önüne geçebilmeliyiz. Meydana gelen bu afetler toplumu derinden etkilemekte ve refah düzeyini geriye doğru götürüyor. Bunu önemsememiz gerekiyor” dedi.
Yaşadığımız toprakların yüzde 50’ye yakınının birinci derece deprem kuşağında yer aldığını belirten Vali Abdullah Erin ise, “Çok tehlikeli, çok riskli ve yıkıcı sonuçları olabilecek, her an olabilecek büyük afetler ve tehlikelerle karşı karşıyayız. Çok daha büyük depremlerle hemen hemen her gün karşı karşıya kalan ülkelerin insan ve maddi kaybının neredeyse hiç olmadığını görüyoruz. Bunun nedeni tehlikenin farkında olmaları ve afetler öncesinde gereken tedbirleri almaları, halkınında deprem bilincinde olmalarıdır. Deprem sonrasında meydana gelen hasarların biran önce giderilmesi hayata döndürülmesi içini planlamalarını bilimsel anlamda yapıyorlar” dedi.
Deprem ile ilgili tespitlerin yapılarak, önlemlerin alınmasının önemine işaret eden Vali Abdullah Erin, kağıt üzerinde ki yasaların uygulanmadığına vurgu yaptı.
Vali Erin konuşmasında, “Maalesef 1999 depremine kadar yaptığımız yapılar, şehirlerin yerleşimi, yerleşim alanlarının seçimi, zeminin sağlam olup olmadığı konusu, sağlam olan zeminlerin üzerinde yapılan yapıların bilime ve fenne uygun olması konusunda önceliğimizin olmadığını ifade edebilirim. 1999 depremiyle beraber mevzuatımızda değişiklikler gerçekleştirildi. Yapıların biraz daha bilimsel olarak yapılması için yasalar çıkartıldı. Yasaların kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor. Böyle olursa sorunun çözülmeyeceğini biliyoruz. Kağıt üzerindeki düzenlemelerin uygulamada yerine getirilmediğini sizde biliyorsunuz, bizde biliyoruz. Zemin etüdü zorunluluğu şuan bütün yapılarda var. Zemin etütlerinin özel sektörde faaliyet gösteren firmalar tarafından çoğu zaman binanın yapılacağı yerin görülmeden, kağıt üzerinde rapor düzenlendiğini ve en ufak sarsıntıda o yapının yerle bir olduğunu görebiliriz. Yani işi ciddiye almıyoruz, önemsemiyoruz. Diğer işlerde olduğu gibi günü kurtarmaya çalışıyoruz. Bunun sonucunda da telafi edilmesi çok zor olan hasarlar meydana geliyor” diye konuştu.
Vali Abdullah Erin, 2 Mart tarihinde Samsat ilçesinde meydana gelen 5.5 büyüklüğündeki deprem sonrası ilçedeki yapıların durumu ile ilgili ise şu bilgileri verdi: “Samsat ilçemiz Atatürk Barajı nedeniyle yeni kurulan bir ilçedir. Binaların tamamı 1988-1990 yani 20-25 sene önce yapılmıştır. Samsat’ta 2 Mart tarihinde 5.5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Bu deprem birçok ülkede önemsenmeyecek bir depremdir. Samsat merkezde yapı stokunun yüzde 78’i ağır ve orta hasar meydana geldi. Yani yapıların neredeyse tamamı oturulamayacak seviyeye geldi. Yapıların neredeyse tamamının yıkılması gerekmektedir. Köylerde de durum farklı değildir. Kamu kurumları da buna dahildir. Bu bizim hak ettiğimiz bir durum değildir. Kamu kurum ve kuruluşlarımız, özel sektörlerimiz artık yapılarda insanların yaşadığını ve buna göre yapıların yapılması gerektiğini işlememiz gerekmektedir”dedi.
Konuşmaların ardından konferansa geçildi. Konferansta Türkiye Petrolleri Arama Dairesi Jeoloji Mühendisi İsmail Bahtiyar Adıyaman İli ve Çevresi Jeolojisi, Aktif Faylar, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu tarafından Adıyaman ili ve Çevresi Depremselliği, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Personeli Derya Yalçın tarafından Afet Risk Değerlendirilmesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Jeoloji Mühendisi Nazik Bekdemir tarafından Kentsel Dönüşüm ve Afet, Türkiye Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Hüseyin Çankaya tarafından ise Kentsel Dönüşüm Uygulama İlkeleri hakkında bir sunum yapıldı.
Konferansın açılış bölümünün sonunda Adıyaman Valisi Abdullah Erin, etkinliği düzenleyen ve katkı sağlayan kuruluşların temsilcilerine teşekkür plaketi verdi. 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha