Lafız olarak değilse bile anlam olarak aşina olduğum başlıktaki cümleyi ilk duyduğumda dikkatimi çekmişti. Cümle uzun yıllar sonra tekrar Adıyaman’a gelen bir hocamızın şehrimiz ile ilgili sözlerinden alıntı.

Hem uzun yılların biriktirdiği bir hasretin, hem derin bir hüznün, hem de ağır bir hayal kırıklığının ifadesi olarak yürekten taşan bu cümle benim için de çok manidardı.

Bundan 40 yıl önce Adıyaman İmam Hatip Lisesinde hocalığımızı yapan, ilk öğrencileri ve ilk mezunları olduğumuz değerli hocamız Mustafa Zakir Çağlayan’ın yaklaşık 40 yıl sonra geldiği Adıyaman için söylediği bu cümle aslında yoğun bir duygu kabarmasının sonucuydu.

Neyi aramıştı da bulamamıştı ya da ne ummuştu da ne bulamamıştı ki bunları söylemişti?..

Sabahın ilk ışıkları ile birlikte kaldıkları öğretmenevinden heyecanla çıktığı sokaklarda, bir o yana bir bu yana hızla adımlarken, hayalinde yaşattığı ve özlediği şehri aramıştı. Bir sevgiliye kavuşur gibi kavuşmayı ummuştu…

Anlatırken sesindeki titreklik ve hüzün gözlerinde ıslaklığa dönüşüyordu...

Şehrin sokaklarını, yollarını soğuk, binalarını taşlaşmış bulmuştu…

Aslında eskiden yaşadığı o yıllardaki insanları, dostlarını ve muhabbeti arıyordu hocamız. O yıllardaki atmosferi, o yıllardaki ortamları arıyordu. Bulamazdı tabi… Yaşadığı hayal kırıklığı bu yüzden olmalıydı.

Yıllar durmuyor yerinde ve hatta tahminimizden öte hızla geçiyor…

Ben de görev yaptığım ve üniversite hayatımın belli bir dönemini yaşadığım şehirleri yıllar sonra ziyaretimde, benzer duyguları yaşamıştım. Ben de aradığımı bulamamış, hayal kırıklığı yaşamıştım…

Ne insanlar o eski insanlar, ne mekânlar o eski mekânlar ve ne de havalar o eski havalar…

Farklı zamanlarda yaşasak da duygularımız benzerdi hocamla.

Yıllar sonra ziyaret ettiğim şehirler eskisi gibi değildi. Olamazdı da. Rüzgârın değdiği yerleri aşındırması, suyun aktığı yerleri değiştirmesi gibi yıllar da geçtiği yerleri değiştiriyordu.

Değişim kaçınılmaz elbette. Önünde de durulamaz.

Ama değişimin olumlu ya da olumsuz olmasına müdahale edilebilir. Daha doğrusu şehirlerdeki bu değişimler insanlarla, insanların müdahalesiyle olur.

Benim yıllar sonra gittiğim şehirlerde değişimler olumluydu ve güzel gelişmelerdi. Aradıklarımı, hatıralarımı bulamasam da, gördüğüm güzel gelişmeler, hatıralar biriktirdiğim şehirler adına teselli edici olmuştu.

Hocamın Adıyaman’ı yıllar sonrasında nasıl bulduğunu anlatırken pür dikkat dinleyip buna da cevap aramıştım. Yıllar sonra geldiği şehirde tanımadığı halde insanların sıcak karşılaması, ilgilenmesi ve yardımcı olması elbette çok memnun etmişti. Özlediği insanlar bunlardı işte. Ama şehre dair satır aralarında bile moral ve umut verici ifade bulamadım ne yazık ki… Zihnime mıh gibi çakılan şu cümleye dalıp gittim; “Adıyaman sokaklarında Adıyaman’ı aradım”…

Hocam biz on yıllardır arıyoruz…” diyemedim…

Bu şehri kültürü ile gelenek görenekleri ile seven, bu şehre aidiyet hisseden ve bu şehrin kimliğini kaybetmeden kalkınmasını isteyen herkes, şehrin yabancısı olan, kültürüne ve tarihine ilgisiz kişilerce yapılan hoyratlıklara lakayt kalmamalı ve duyarlı davranmalıdır. Aradığımız şehri bulabilmek için..