Kaleme aldığımız yazılarda, taraflı ama objektif olmayı hedefliyoruz. Bu iki sözcük çoğunlukla eş anlamlı kullanılır ise de aslında ayrı anlam taşır.

Köşe yazılarında ifade edilen duyu ve gözlemlerin, “haber” niteliğinde olabilecek aktarımların objektif olması asıldır. Yorum ise sübjektiftir, yazara veya okuyucusuna taraflı görülebilir. Onun içindir ki “Haber kutsal, yorum özgürdür” sözü, basınla ilgili anma günlerinde devlet yöneticilerinin “sekretaryalarına yazdırdığı” çoğu birbirinden kopyalanıp yapıştırılmış sıradan mesajlarda yer alır. Ancak bu özgürlük, ilgililerin kişilik haklarına saldırı, özel yaşamına girme veya hakaret etme hakkını vermez. Orada “dur” der.

Geçenlerde Adıyaman Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Erdoğan Öz’le yaptığımız söyleşi ve ardından gelen eleştirilerimizi ayrı günlerde yayınlamamızın nedeni işte bu “objektif”lik idi.

 

“Taraflı” olmamıza gelince; kamuya harcanan her kuruş, biz yönetilenlerin de cebinden çıkıyor. Yöneticiler paranın sahibi değil, yalnızca “yönetmeni”idir.  O nedenle de sorgulamak, araştırmak sadece basının değil tüm yurttaşların hem görevi ve hem de vazgeçilmez hakkıdır. Bu anlamda haliyle “tarafız.” Zaten yaptığımız öneri ve eleştirilerin kaynağının büyük bölümü sokaktaki sessiz yığınların tespitleridir. Ki örneği pek görülememekle birlikte bütün yazılarımızda cep telefon numaramızın olmasının nedeni yetkililerin ve okuyucuların ihtiyaçları halinde geri dönütlerini almak için erişebilirliği hızlandırmaktır. Yazımızdan sonra dikkat çeken hususlardan biri, eski Adıyaman Devlet Hastanesinde hemen deprem testine başlanması oldu. Bu nedenle Dr. Öz ve ekibine teşekkür ediyorum. Bununla birlikte hastanelerin birleşmesinden sonra fiziki yakınlıktan dolayı özel hastanelerin acil servis ve poliklinik iş hacimlerinin artıp artmadığı konusunda aylar itibariyle karşılaştırmalı sayısal veri içeren hiç bir cevap verilmemesi de dikkatimizi çeken diğer bir husus oldu. Şeffaflık ilkesi gereği bu konuda da ayrıntılı bir açıklamayı halen beklemekteyiz.

 

Hastaneye değinmiş iken acil girişinde yasak savma kabilinden minnacık A4 kâğıda taşınma nedeni ile 15 Haziran 2015’ten itibaren yeni Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hizmet vereceğiz, notu düşülen eski Adıyaman Devlet Hastanesi ile Acil Servisin kocaman tabelaları 5 aydır yerinde duruyor. İçi taşınan hastanenin tabelalarını da taşımamak, kaldırmamak en hafifinden halkın devletçe yanlış bilgilendirilmesi demektir. Nitekim başka yerlere taşınan DSİ, Çukobirlik, Adliye ve Belediye Su İşleri tabelaları da kaldırılmıştır. Sonuçta yeniden yapılmak üzere yakında yıkılacağından hastane tabelalarının da artık kaldırılması ve yeniden yapılacağına dair bilgilendirme afişinin asılması gerekir.

Öte yandan, her kurumda bir yasal “denetleme birimi” bulunur. Bir de yalnızca sosyal yaptırımı olan/olması gereken bir “denetleme birimi” daha bulunur ki, bu birim halkın kendisi, yönetilenler, biziz, sizlersiniz. Ki onun içindir ki özellikle son yıllarda birçok kurumda ayrı bir “Basın ve Halkla İlişkiler Birimi” oluşturulmuştur. Bu birimde çalışanların görevi yazılı, sözlü, görsel ve sosyal medya ile kahve köşelerinde kurumu hakkında söylenenleri kendi yetkililerine aktarmak ve gerektiğinde basın açıklaması yaparak toplumun doğru bilgilenmesini sağlamaktır. Siyasi parti milletvekili adaylarının köy-kent gezilerini izleyip basına servis etmek değildir. “Devlet hata yapmaz” peşin hükmü ile kulağını öneri ve eleştiriye kapatan yetkililer, Şeyh Edebali’nin nasihatini okumamış veya içine sindirememiş “kerameti kendinden menkul” kişilerdir. Koltukta oturmalarının nedeni ise çoğunlukla “liyakat” değil, “kör sadakat”tir. Sıradan vatandaşların dediklerini duymaz veya ensesinin arkasına atar, ama özellikle egemen milletvekilleri ile telefonda konuşurken bile, Aziz Nesin’e rahmet okuttururcasına ceketini ilikler.

Ceket iliklemeden bahsetmiş iken bir konuya daha dikkat çekeceğim. Kişisel samimiyet dereceleri ne kadar fazla olursa olsun ast olan bir memur, amir veya müdür; hiyerarşik açıdan üstü konumundaki başkanının, kaymakamının, valisinin veya bakanının yanında; koruma gibi serbest hareket gerektiren görevler ile iklim ve coğrafyanın gerektirdiği zorunlu koşullar dışında ceketinin önü açık, elleri arkasında toplumun içinde bile birlikte dolaşır ise bu davranış ne denli “uygun” karşılanır?

Bunu da siz cevaplayın lütfen...

0532-422 95 28 [email protected]