Doğum günlerinden söz ettiğimde beni ilgiyle dinlediler. “Bunu neden yapıyorsunuz?” diye sordular. “Bizler için kutlama özel bir durumu dile getirir. Yaşlanmanın nesi özel anlayamadık, bunu sağlamak için çaba göstermeyiz ki! Bu kendiliğinden olur.” “Biz daha mükemmel olmayı kutlarız. Eğer geçen yıla oranla daha iyi, daha bilge olmuşsak, bunu kutlarız. Bunu da ancak sen kendin bilirsin ve kutlama partisinin ne zaman yapılacağını sen söylersin.

Bu cümleler Marlo Morgan’ın Avustralya yerli halkı Aborjinlerin anlatıldığı Bir Çift Yürek kitabından.

Dünyanın en ilkel insanlarından kabul edilen Aborjinlerin doğum günü kutlamasına yükledikleri bu anlam beni etkilemişti.

Etkilenmemin nedeni yüklenen anlamı ilk kez duymamdan değil, bunun en ilkel olarak kabul edilen insanlar tarafından dile getirilmesiydi.

Düşünebiliyor musunuz, kendini gelişmiş, medeni, uygar… olarak tanımlayan insanların çoğu zaman hesapsız, anlamsız, amaçsız ve müsrifçe yaptığı bu kutlamaya onlar, bir nevi kâr-zarar açısından bakıyorlardı.

Yani geçen bir yıl süre içerisinde gelişme ve iyileşme, daha mükemmel olma varsa kutlanmaya değerdi. Yoksa kutlamak için özel bir neden yok demektir.

Geçtiğimiz günlerde (ki ilk kez ne zaman başlamış bilmiyorum) Adıyaman’ın il oluş yıldönümü nedeniyle yapılan kutlamaları görüp duyunca Aborjinlerinbu sözleri aklıma gelmişti.

Gerçi cılız bir iki etkinlik dışında pek bir şeyyapılmıyordu ama yine de her yıl mütemadiyen tekrarlanan, etkili ve yetkililerin de katıldığı, zaman ve emek verilen şeylerdi.

Bu anlamda kafa yoran birçok kimse gibi ben de yapılanları anlamsız, gereksiz ve yavan buluyorum. Maksada hizmet eden bir şey yok yani.

Kutlamanın bir nedeni ve gereği olması için ortada bir gelişme ve iyileşme olmalıydı.

Bu konu yıllardır tartışılır ve orta bir yol da bulunamaz ne yazık ki. Yani il olduğundan bu yana kârda mıyız yoksa zararda mı, ortak bir kanaat oluşamıyor kamuoyunda. Siyasi ve yanlı mülahazaları bir kenara bırakacak olursak her iki hali de haklı çıkaracak nedenler var aslında.

Bu tartışmaya girmek istemiyorum.Aksine bir öneride bulunmak istiyorum.

Gelin, her yıl 1 Aralık gününde Aborjinlik yapalım.

Yanlış okumadınız, Aborjinlik yapmayı öneriyorum.

Biraz müphem ve uzun zaman dilimli olan kıyaslama yerine yıllık değerlendirme yapalım.

Başlıklarını veya kategorilerini de ilgili ve yetkililerimiz yapsın.

Yani, sağlık, eğitim, tarım, sanayi, turizm, ekonomi, bilim, spor, sanat, kültür gibi başlıklar belirlensin ve bu başlıklar altında Adıyaman her yıl bir değerlendirmeye tabi tutulsun.

1 Aralık zamanı yaklaştığında belirlenecek ölçütler çerçevesinde yetkili, uzman veya bilirkişiler marifetiyle bir değerlendirme yapılsın.

Mesela az önce söylediğim kategorilerde, bir yıl sonunda il olarak geride miyiz, ilerde miyiz yoksa yerimizde mi sayıyoruz, ortaya konsun.

Eğer yerimizde sayıyor veya geriye düşmüşsek gerekli tedbirler alınsın. Yok, ileride isek, yani bir yıl içerisinde o kategoride bir gelişme, bir iyileşme göstermişsek, o zaman kutlanacak neden var demektir. O zaman kutlamaya değer demektir.

Ama sadece gelişme gösterilen alan veya alanlarda.

Hem kutlansın hem de bunu sağlayan/lar taltif edilsin.

Ve her yıl,ciddi ve sistemli bir şekilde tekrarlansın.

Çok değil, üç, en fazla beş yıl sonunda ciddi bir iyileşme olmazsa ben buradayım.

Ne dersiniz?

Aborjinlik yapmaya değmez mi?

Haydi o zaman, önce mükemmel, sonra daha mükemmel olmak için Aborjinlik yapmaya.