ATATÜRK ÖĞRETMEN VE EĞİTİM

Atatürk Manastır Askeri İdadisin’de (lisesinde) öğrenci iken okulun duvar gazetesinde, babadan oğula geçen saltanat anlayışına dayanan, padişahın tek başına aldığı kararlarla yönettiği Osmanlı İmparatorluğunun, 1789 Fransız Devrimi ile gündeme gelen, ulusal egemenliğe, akla ve bilgi dayalı yönetim anlayışının dışında kaldığını, gerilediğini ve güçsüzleştiğini yazmıştı.

28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan, 11 Kasım 1918 tarihinde sona eren Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun Başkenti İstanbul ve Anadolu, Batı Avrupa’nın ulusal egemenliğe dayalı yönetilen emperyalist devletleri tarafından işgal edildi.

Atatürk, 19 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’dan, Samsun’a gitti. Erzurum ve Sivas Kongrelerini yaptı. Anadolu halkını Kurtuluş Savaşı başlatmak için örgütledi. Bağımsızlık ateşini yaktı. 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara’ya geldi. 16 Mart 1920 tarihinde illere haber gönderdi. Temsilcilerini seçip Ankara’ya göndermelerini istedi. İllerinden seçilip gelen milletvekillerinin katılımı ile 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi kuruldu. Atatürk, milletvekilleri tarafından Meclis Başkanı seçildi. Atatürk’ün başkanlığında Büyük Millet Meclisi’nde alınan kararla, Kurtuluş Savaşı başlatıldı. Atatürk Başkomutan olarak atandı.

Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u ve Anadolu’yu işgal eden Emperyalist, İngiltere, Fransa, İtalya Atatürk’ün Başkomutanlığında tarihsel süreçte ilk yenilgiye uğradılar. İstanbul ve Anadolu’yu terk ettiler.

Atatürk’ün kafasındaki yönetim şekli Cumhuriyetti. Cumhuriyet yönetimi, ulusal egemenliğe dayanan yönetimdi (rejimdi). Ulusal egemenliğin devamı ve başarısını sağlayacak çağdaş ulusal eğitim sistemine sahip olması ile mümkündü. Ulusal eğitim; bilimin rehberliğinde” fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yurttaşlar yetiştirecek nitelikte bir eğitimdi.

Kafasındaki yönetim şekli Cumhuriyet olan, Kurtuluş Savaşı’nın Başkomutanı Atatürk, daha Kuruluş Savaşı devam ederken 27 Ekim 1922 tarihinde Bursa’da öğretmenlerle yaptığı toplantıda “Milletimizin siyasi, içtimai hayatında, fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır. Mektep sayesinde, mektebin vereceği ilim ve fen sayesinde, ilim ve fen nerede olursa olsun oradan alacağız yurttaşların kafasına koyacağız” der.

Kurtuluş Savaşı’nın büyük bir zaferle sonuçlanmasından sonra 24 Mart 1923 günü Kütahya’da öğretmenlerle yaptığı toplantıda öğretmenlere “bir millet muharebe meydanında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin kalıcı sonuçlar vermesi ancak yetkin irfan ordusuyla (öğretmen kitlesiyle) mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun kazanımları korunamaz. Milletimizi hakiki saadet ve selamete kavuşturmak, zengin bir gelecek bağışlamak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata döndüren TBMM’nin açılışıyla oluşturduğumuz bugünkü yönetim biçimimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce mükemmel, aydın bir irfan (öğretmen) ordusuna sahip olmak zorunda olduğumuzu kabul etmeliyiz.” Der.

Atatürk’ün yönetiminde 29 Ekim 1923 tarihinde, TBMM’sinde alınan kararlarla, Halk Egemenliğine Dayanan Laik Demokratik Sosyal Hukuk Devleti Türkiye Cumhuriyeti (Cumhuriyet yönetimi) kuruldu.

Atatürk’ün yönetiminde 29 Ekim 1923 tarihinde halk egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda dünyada halk egemenliğine dayalı yönetilen devlet yoktu. Dünyada yönetime tek adamın aldığı kararlarla yönetilen diktatörlük hakimdi. Dünyanın önde gelen siyaset ve sosyal bilimcileri, tarihçileri, halk egemenliğine dayalı kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni, 20. Yüzyılın en büyük yenilik değişim ve dönüşüm projesi olarak kabul ettiler. Örnek aldılar, örnek gösterdiler.

Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni, bilgi toplumu yapmayı hedeflendi. Bu amaçla eğitim sistemi, planlama, yönetim, örgütlenme ve finansmanı ile bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma, bilgiyi yönetme, hak ve sorumluluğunun bilincinde olan, soran sorgulayan nesiller yetiştirilmesini hedeflenerek oluşturdu.

Çağdaş eğitimin en temel işlevi, aklı özgürleştirmektir. Eğitimde çağdaşlık, toplumsal gelişmede bilimsel veriler, çağdaş teknolojiye dayanmak demektir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk, 25 Ağustos 1924 tarihinde Muallimler Birliği Kongresinde Kongre Delegesi Öğretmenlere " Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet sizden; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. Yeni nesli, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Cumhuriyet sizden "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır."

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır vurgusunu yaptı.

23 Eylül 1924 tarihinde Samsun’da öğretmelerle yaptığı toplantıda öğretmenlere “Eğitimdir ki bir milleti ya hür. bağımsız, şanlı, yüce bir toplum yapar, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.” Diye topluma ve yönetenlere mesaj verdi.

14 Ekim 1925 tarihinde İzmir’de öğretmenlere “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak muallimlerdir. Muallimden (eğitimciden) mahrum bir millet, henüz millet olma yeteneğini kazanamamıştır. Bir insan topluluğu millet olabilmek için mutlaka muallimlere (öğretmenlere) muhtaçtır” der.

Atatürk, öğretmenlere özel önem ve değer verdi. Öğretmenlere, sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır dedi. Akla ve bilgiye dayalı kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni, bilgi toplumu olması için eğitimin temsilcisi öğretmenlere teslim etti. Öğretmenler de bu ruhla, Atatürk’ün yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile hedeflenen nesiller yetiştirdiler. Köy Enstitüleri'nde destanlar yazdılar.

14 Ağustos 2001 tarihinde, Necmettin Erbakan’ın 1965 yılında kurguladığı, Türkiye Cumhuriyeti'ni din kurallarına göre yeniden yapılandıracaklarını söyleyerek siyaset yapam milli görüş öğretisi ile yetişen Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel Başkanı olduğu, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kuruldu. AKP, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde iktidara geldi. 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidara gelen AKP, 20 yıldır iktidarda.

Türkiye Cumhuriyeti’ni din kurallarına göre yeniden yapılandıracaklarını söyleyerek siyaset yapan milli görüş öğretisi ile yetişen Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde eğitim sisteminin yapılanma ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyeti’nin din kurallarına göre yapılandırılması hedefleyen nesiller yetiştirmek için değiştirildi. Bakanlıklar, özellikle milli eğitim, tarikatlara bağlandı

Eğitim sistemi, yapılanma, işleyiş, planlama, yönetim, örgütlenme ve finansmanı ile bağımlılık kültürü ve öğretilmiş ezberle hareket eden nesiller yetiştirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin din kurallarına göre yapılandırılması hedeflendi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bilgi toplumu olmasını hedefleyen kuruluş felsefesine, Türk halkını özgür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum yapan eğitimin temsilcisi olan öğretmenlerin eğitimde etkinliklerine ve belirleyiciliklerine, son verildi.

Öğretmenlerimizin sesleri duyulmaz, eylemlerine devlet gücüyle izin verilmez oldu. Anayasa’nın 34. maddesine göre hak olan "gösteri ve yürüyüş" hakları yok sayıldı! laik demokratik cumhuriyeti ve eğitimi savunan öğretmenler yerlerde süründürüldü!

Tüm öğretmenlerimizin "24 Kasım öğretmenler gününü kutluyorum. Saygılarımla.