23 NİSAN 1920 BÜYÜK MİLLET MECLİSİ NASIL AÇILDI ?

Sultan Vahidettin’in emirleri ve bilgileri dâhilinde 23 Nisan 1920’de Ankara’da T.B.B.M. toplandı. Meclis toplanmadan önce M. Kemal’in gerek saltanat ve gerekse hilafetle ilgili düşüncelerini açıklamadığı ve kendi deyimi ile Bolu ve çevresinde birtakım irticai faaliyetlerin vuku bulduğu, bu faaliyetlerin meclisin toplanmasında olumsuz yönde etki edebileceği ve bu nedenle de milletin bilhassa dini hissiyatının göz ününde bulundurulduğu Nutuk’ta anlatılmaktadır. Nitekim bugünkü Türkçe ile açıklamasını verdiğimiz telgrafta da bu durum açıkça anlaşılmaktadır.

Nutukta geçen ve Mustafa Kemal imzasıyla gönderilen ibretlik tamim:

“Ankara'ya acele yazı gönderilmesi Ankara, 21.4.1920

Kolordulara (14' üncü Kolordu Komutan Vekilliğine), 61'inci Tümen komutanlığına, Refet Beyefendi'ye, bütün Valiliklere, Bağımsız Sancaklara, Müdafaa-i Hukuk Merkez Heyetlerine, Belediye Başkanlıklarına…

Allah’ın lütfuyla Nisanın 23' üncü Cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

Vatanın istiklâli, yüce Hilâfet ve Saltanat makamının kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününü cumaya rastlatmakla, o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Veli Cami-i Şerifinde cuma namazı kılınarak Kuran’ın ve namazın nurlarından da feyiz alınacaktır. Namazdan sonra, Sakal-ı Şerif ve Sancak-ı Şerif alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir. Meclise girmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. Bu merasimde Cami-i Şerif’ten başlayarak Meclis binasına kadar Kolordu Komutanlığı'nca askerî birliklerle özel tören düzeni alınacaktır.

Açılış gününün kutsallığını belirtmek için bu günden başlayarak vilâyet merkezinde, Vali Beyefendi Hazretleri'nin düzenleyeceği şekilde, hatim indirilmeye ve Buhari-i Şerif okunmaya başlanacak ve Hatm-i Şerif’in son kısımları uğur getirsin diye cuma günü namazdan sonra Meclis'in toplanacağı yerin önünde tamamlanacaktır.

Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde bu günden itibaren aynı şekilde Hatm-i Şerîfler indirilmesine ve Buhari-i Şerif okunmasına başlanarak, cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek, hutbe okunurken, Halifemiz, Padişahımız Efendimiz Hazretleri'nin mübarek adları anılırken, Padişah Efendimiz'in yüce varlıklarının, şanlı ülkesinin ve bütün tebaasının bir an önce kurtulmaları ve saadete kavuşmaları için ayrıca dua okunacak ve cuma namazının kılınmasından sonra da hatim tamamlanarak yüce Hilâfet ve Saltanat makamı ile bütün vatan topraklarının kurtuluşu için girişilen Millî Mücadele'nin önemini ve kutsallığını, milletin her bir ferdinin, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan bu Büyük Millet Meclisi'nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan vaazlar verilecektir. Daha sonra, Halife ve Padişah'ımızın, din ve devletimizin vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve istiklâli için dua edilecektir. Bu dinî ve vatanî merasim yapıldıktan ve camilerden çıkıldıktan sonra, Osmanlı vilâyetlerinin her tarafında, hükümet konağına gelinerek Meclis'in açılmasından dolayı resmî tebrikler yapılacaktır. Her tarafta cuma namazından önce uygun şekilde Mevlid-i Şerîf okunacaktır.

Bu tebliğin hemen yayınlanarak her tarafa ulaştırılabilmesi için her vasıtaya başvurulacak, süratle en ücra köylere, en küçük askerî birliklere, memleketin bütün teşkilât ve kuruluşlarına ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca, büyük levhalar halinde her tarafa asılacak ve mümkün olan yerlerde bastırılıp çoğaltılarak parasız dağıtılacaktır.

Yüce Allah'tan tam bir başarıya ulaştırması niyaz olunur.”

Bu tamimde geçen, namaz, dua ve törenlerin hepsi yerine getirilmiş ve bütün safhalar fotoğraflarla tespit olunmuştur. Hacı Bayram Camiinden Meclis'e kadar coşkun dini-milli törenler birçok yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. TBMM'nin tekbirlerle açılışını ve Hacı Bayram'daki namazları en uzun tasvir eden Yunus Nadi (Abalıoğlu)dur. Onun ''Yenigün'den Cumhuriyet'e'' adlı bir dizi halinde Cumhuriyet Gazetesi'nin 9-11-17-18-43-45-56 numaralarında 25 Mayıs-27 Haziran 1924'de çıkan bu yazıları ''Devrin Yazarlarının Kalemiyle Milli Mücadele ve Gazi Mustafa Kemal'' (M. Kaplan, Kültür Bakanlığı) adlı kitaba da alınmıştır. (s.170-198). [2]

M. Kemal o gün hangi gerekçelerle bu telgrafı çektiğini ve aslında bir çeşit takiyye yaptığını Nutukta şu satırlarla anlatmaktadır:

“Büyük Millet Meclisinin içtimaını(toplanmasını) ve küşadını temin için çalıştığımız günlerde, bizi en çok işgal eden Düzce, Hendek, Gerede gibi Bolu mıntakasına (civarlarına) dahil mevakiden (mevkilerden) başlayıp, Nallıhan, Beypazarı üzerlerinden Ankara’ya takarrüp (yaklaşma) istidadını (eğilimini) gösteren irtica ve isyan dalgaları olmuştur. Ben, bir taraftan bu dalgaların tevkifine çalışırken, bir taraftan da, Ankara’da toplanmakta olan ve vaziyeti umumiyeye(genel duruma) henüz lâyıkıyle vâkıf bulunmıyan mebusları, tedahhüş edecek(gereği gibi bilgi sahibi olmayan vekilleri dehşete düşürecek) manzaralar karşısında bırakmamak ve bu gibi vaziyetlerin hudusiyle(özellikle) Meclisin içtimaa (toplanmaya) muvaffak olamaması gibi meşum ihtimalâta (kötü ihtimallere) meydan vermemek çarelerini düşünüyordum. Bunun için, Meclisin küşadında pek çok istical (acele) ediyordum. Nihayet, gelebilmiş mebuslarla iktifa ederek (yetinerek) Meclisin, Nisanın 23 üncü cuma günü açılmasına karar verdik. Bu karar üzerine 21 Nisan 1920 tarihinde tamimen (genelge ile) yaptığım tebligat muhteviyatı (içeriği), o günün hissiyat ve telâkkiyatına (duygu ve anlayışına) ne derece tetabuk mecburiyetinde bulunulduğunu gösterir bir vesika olmak itibariyle, aynen nazarı ıttılanıza arz etmeği muvafık görüyorum.”

M. Kemal’in bu beyanından da anlaşılıyor ki T.B.M.M.’nin açılışında geçen dini argümanlar, hilafet ve saltanatla ilgili beyanatların tamamı o günün konjokturel yapısı gereği bir çeşit takiyyedir. Nitekim gerek Erzurum, Sivas ve Amasya kongreleri delegeleri ve gerekse ilk meclis mebusları ekseriyetle din âlimleri, tasavvuf büyükleri ve kavimlerin ileri gelenlerinden oluşmaktaydı. Ancak ne yazık ki delegasyonun büyük bir çoğunluğu deve düze çıktıktan sonra İstiklal Mahkemelerince darağaçlarında sallanacaklardı.[4]

 

[1] M.Kemal Atatürk, Nutuk, I. Cilt S:430

[2] Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması, s.108-109, İstanbul, 1992, 15.Baskı

[3] M. Kemal Atatürk, Nutuk, C.1, S:430

[4] Daha geniş bilgi için, Kayıhan Yayınlarından çıkan “Kemalist Devrimlerin Analizi” kitabımıza müracaat edilebilir.